17 Ocak 2014 Cuma

Kayıp Kıta "MU"


Mu Kıtası Mustafa Kemal Atatürk'ün yakından ilgilendiği, Büyük okyanusta yer aldığı, yeryüzünde insanın ilk ortaya çıktığı ve 14 bin yıl önce 64 milyon insanla esrarengiz bir şekilde bir gecede sulara gömüldüğü iddia edilen kıta. Asya kıtası ve Amerika kıtası arasında ve Avustralya'nın iki katı büyüklüğünde bir kıta olduğu tahmin edilir.
Atatürk, ilk Türklerin mu kıtasında yaşadıklarını ve bu kıtanın yok olması buradaki insanların asyanın batısına göç etmesiyle Türklerin ilk defa asya kıtasına ayak basmış olduklarına inanırdı.

Yaklaşık olarak 12.000 yıl önce meydana gelmiş olan Nuh tufanından
 önceki zamanlara ait tahmini Mu, Atlantis ve Lemurya haritası.

İlk olarak İngiliz Albay ve gezgin James Churchward'ın Tibet'te yaptığı araştırmalara dayananır. Bilim çevrelerinde levha tektoniği konusundaki bilgi birikimine dayanarak Mu'nun da Atlantis gibi bir efsane olduğu konusunda görüş birliği vardır. İlk kez James Churchward tarafından ortaya atılan, geçmişte üzerinde ileri bir uygarlığın bulunduğu, Pasifik Okyanusu’nda bir kıtanın varlığı konusundaki görüş, çeşitli belge ve bulgular mevcut olmakla birlikte, henüz arkeologlar arasında yaygınlık kazanmamış bir görüştür.

Çin'e ve çevre adalara kaçanların kitabelerinde "Kıtamız battı, biz de buraya kaçtık" yazmaktadır. Bu yazılı kayalar 14 bin yıllıktır, c14 karbon testleriyle sabittir. Türkler'in de Mu Kıtasından geldiği söylentileri de varsayım olarak eklenmiştir. Mu Kıtası, M. Kemal Atatürk'ün talimatıyla kurulan bir ekip tarafından araştırılmıştır. Deniz dibinden bulunan kalıntılara Karbon testleri yapılmıştır.
Japon dalgıçların Pasifik'te, Yonaguni Jima açıklarında,
deniz dibinde keşfettikleri devasa piramitten görüntüler.

Churchward'ın iddia ettiğine göre Mu uygarlığını araştırmasına başlaması, Batı Tibet'teki, adını vermediği gizli bir tapınağın arşivlerinde bulunan, çok eski bir dilde yazılmış olan Naacal Tabletleri'ni okumasıyla başlamıştır. Söylediğine göre, bu tabletleri okuyabilme becerisini de yine o tapınakta bulunan bir Tibet rahibinden öğrenmiştir. Churchward sonraki yıllarda, mineralog ve arkeolog olan Dr. William Niven tarafından Meksika'da ortaya çıkarılan tabletler üzerinde çalışmıştır. Churchward'a göre, Mexico City yakınlarında 1921–1923 yılları arasındaki kazılarda keşfedilen bu 2600 tablet, Tibet'te öğrendiği Naga-maya dilinde yazılmıştı. Churchward'a göre bu tabletler 12.000 yıldan daha eskiydi.

James Churchward'ın Kayıp Kıta Mu
kitabındaki hayalî harita, 1927.

Mu varsayımını destekleyenlerin Mu uygarlığı hakkındaki görüşleri ve ortaya atılan iddiaları inceleyelim;

  • Yeryüzünde insanın ilk ortaya çıktığı kıta Mu kıtasıdır.
  • Mu kıtası kuzeyden güneye 3000 mil, doğudan batıya 5000 mil kadar uzanan,üç kara parçasından oluşan, Avusturalya kıtasının 2 katı büyüklüğünde (Avusturalya 8.150.000 Km2) bir kıtadır.
  • Günümüzde Polinezya, Mikronezya ve Melanezya takımadalarını oluşturan adalar, muhtemelen bu kıtadan arta kalan kara parçalarıdır.
  • Bu kıta, kıtanın altında yer alan gaz odacıklarının patlamalara yol açması nedeniyle, yaklaşık 12.000 yıl önce 64 milyon nüfusuyla birlikte sulara gömülmüştür.
  • Bu kıtada 70.000 yıl önce tek tanrılı bir din bulunuyordu. Aynı tarihlerde Mu'lular diğer kıtalarda koloniler oluşturmaya başlamışlardı ki, anavatan dışındaki en büyük imparatorluk, başkenti günümüzde Gobi Çölü’nün uzandığı bölgede bulunan Uygur İmparatorluğu’ydu.
  • Mu dininin öğretimini Naakaller adı verilen rahipler üstlenmişlerdi ve sembolizme dayalı bir öğretimleri vardı.
  • Dört ırktan oluşan Mu'lularda yazı dilleri farklı olmakla birlikte, konuşma dilleri ortaktır. 
  • Mu'lular günümüz uygarlığına kıyasla manevi alanlarda çok daha ileriydiler.
  • Telepati, durugörü, çift bedenlenme, astral seyahat gibi, uygarlığımızda ancak kimi medyumlarda ve mistiklerde görülebilen olağanüstü yetenekler Mu'lularda olağan yetenekler olarak mevcuttu.
================================================================================

Mustafa Kemal Atatürk’ün bizzat Mu kıtasını araştırması için görevlendirdiği Tahsin Mayatepek’in araştırmaları;

Meksika’ya maslahatgüzarı Tahsin Mayakon, 2 Mart 1936 tarihinde Churchward'ın kitapları ile ilgili 7. raporu Atatürk'e sunduğunda Atatürk, Churchward'ın kitaplarını getirtmiş ve 60 çevirmene kısım kısım taksim ederek Türkçeye tercüme ettirmiştir. Mayatepek raporlarının geri kalanları Maya kültürü ve dili ile ilgilidir. 

Tahsin Mayakon, Meksika’da Maya kültürünü incelemiş, incelemeleri sonuncunda çok sayıda sözcüğün Türk ve Maya dillerinde aynı olduğunu saptamıştı. Bu sözcüklerden biri de Türkçe’deki “tepe” sözcüğüydü (Maya dilindeki karşılığı “tepek” idi ve tepe anlamına geliyordu). Bunun üzerine Atatürk Meksika’ya elçi olarak atadığı Tahsin beyin soyadını “Mayatepek” olarak değiştirmiştir.Fakat Tahsin Mayatepek’in iki kültür arasında bulduğu ortak noktalar sözcüklerden ibaret değildi; her iki kültür arasında, Mayalar’ın ayyıldızlı davullarından, Şamanik kültüründen, kilim desenlerinden, sembollerinden tüy takma alışkanlıklarına kadar pek çok ortak nokta mevcuttu. 

Tahsin Mayatepek, çalışmalarını belge ve fotoğraflarla 3 ciltlik bir defter hâlinde toplayarak Atatürk'e gönderdi. Bunların ikisi 1970'lere kadar TDK kütüphanesinde bulunuyordu Üçüncü defter kayıptır. Bu defterlerde dinî tören, ibadet ve tapınaklarda da benzerlikler bulunduğu belirtiliyordu. Tahsin Bey, Atatürk’ün isteğiyle 1935 senesinde Meksika Büyükeliçiliği’ne atandı. Ancak Büyükelçi Tahsin Bey’in vazifesi çok daha farklıydı; Mustafa Kemal Atatürk Tahsin Bey’i Mu Kıtası, Mayalar ve Türkler arasındaki ilişkiyi araştırmakla görevlendirmişti.

================================================================================
MU Kıtasına Ait olduğu düşünülen bazı kalıntılar

(Video MERT PKL adlı Youtube kullanıcısına aittir.)


Kayıp Kıta Mu'ya ait olduğu düşünülen
dev Japonya Su altı Piramiti.


================================================================================

Tarihin nelere şahit olduğunu tahmin bile edemiyoruz. Kim bilir daha bilmediğimiz nice tarihi kalıntılar, bilgi ve belgeler, kanıtlar vs. bir sürü şeyler var. Gün yüzüne çıktığında umarız çok geç olmaz. Bir sonraki makalemizde görüşmek üzere..

16 Ocak 2014 Perşembe

İLLUMİNATİ NEDİR?

İlluminati, Kelime anlamı “aydınlanmışlar” olan, tarihteki adıyla Bavyeralı İlluminati, Rönesans döneminde 1 Mayıs 1776'da kurulmuş bir cemiyet. İlluminati; zihin kontrolü uygulayarak, hükümetleri ve kuruluşları ele geçirerek Yeni Dünya Düzeni'ni sağlamak amacıyla hareket ettiği iddia edilen, monarşileri yıkmayı, dini inançları yok etmeyi, ulus devletleri ve vatanseverliği sonlandırarak sosyal düzeni alt üst etmeyi planladığı öne sürülen; ancak faaliyeti ve varlığı kanıtlanamamış bir yapılanmadır. 

Bir çok sembolü vardır fakat en geneli üçgen piramidin üst tabakasındaki "Tek Göz"dür.
İlluminatinin bir çok sübliminal mesaj yolları ve bu yolların farklı farklı anlamları vardır. Şeytanı temsil eden rakamlar, cinselliği temsil eden semboller gibi.

CEMİYETİN KURULUŞU VE TARİHİ

(Resim 1.1)
Hareket 1 Mayıs 1776 yılında Ingolstad'ta (Yukarı Bavyera), Ingolstadt Üniversitesi kilise hukuku profesörlerinden biri olan filozof Adam Weishaupt (Resim 1.1) tarafından beş kişiyle kuruldu. Aydınlanma Çağı'nın bir kolu olarak özgür düşünceyi temel edinmiş üyelerden oluşan topluluk masonluğu model aldı. İllüminati üyeleri gizli bir yemin ettiler ve üstlerine itaat edeceklerine dair ant içtiler. Üyeler her biri farklı derecelere sahip olmak üzere üç ana sınıfa ayrıldı ve pek çok İllüminati grubu var olan Masonik loca üyeliklerini iptal etti.

Weishaupt başlangıçta topluluğun isminin "Perfectibilists (Mükemmelleştiriciler)" olmasını planladı. Grup ayrıca Baveryan İllüminati diye de adlandırıldı ve ideolojisine "İllüminizm" dendi. Brunswick dükü Ferdinand ve diplomat Franz Xaver von Zwack gibi pek çok önemli isim, entelektüel ve politikacı kendilerini grup üyesi saydı. Topluluğun pek çok Avrupa ülkesinde şubesi açıldı ve on yıl içerisinde 2000'e yakın üyesi oldu.Topluluk edebiyat dünyasından da Johann Wolfgang von Goethe, Johann Gottfried Herder ve Gotha ile Weimar düklerinin de ilgisini çekti.

1777 yılında Karl Theodor Bavyera'nın yöneticisi oldu. Theodor aydınlanmacı mutlakiyet taraftarıydı ve döneminde İllüminati dahil bütün gizli toplulukları yasakladı. Baveryan hükümeti tarafından 1785'te yayınlanan bildiri grubun dağılmasına neden oldu. Weishaupt kaçtı. Topluluğun yazışmaları, döküman ve belgeleri toplatılıp daha sonra hükümet tarafından yayınlandı.

Ayrıca vakit buldukça bu videoyu izlerseniz bir çok konuda aydınlanacağınıza eminiz.

=================================================================================

Günümüzde hala daha gerek müzik gerekse film olsun her alandaki eserlere ve kişilere insanlar tarafından "illuminati üyesi" suçlaması yapılır. Yabancılardaki çizgi filmlerde daha çocuk yaştan beyin yıkamaya başlandığının izleri görüldüğü söylenir. Ülkemizde de bir çok sanatçının illuminati üyesi olduğu söylenmekte. Fakat bunların ne kadar doğru ne kadar yanlış olduğu, inanılabilecek mi yoksa inanılamayacak saçma bir şey mi olduğuna siz karar vereceksiniz. İsterseniz gelin hep beraber bu benzetmeleri videolu şekilde izleyelim..

(Video Bize Ait Değildir.)


(Video Bize Ait Değildir.)

Videoanaliz adlı youtube kullanıcısına buradan teşekkürlerimizi iletiyoruz.

İlluminatiyi bu şekilde inceledik. Ayrıca gizli örgütler, dinler, felsefeler hakkında bir çok bilgiye sahip olan Aytunç ALTINDAL'ı Rahmetle anıyoruz.Aytunç ALTINDAL sayesinde İlluminati ve İlluminati gibi gizli örgütler hakkında bir çok bilgiye ulaşabilirsiniz..