14 Aralık 2013 Cumartesi

DÜNYANIN SONU NASIL OLACAK? (KIYAMET KOPMAZSA)

Eveet geldik yine bir çıkmaza... Dünyanın sonu nasıl olacak? Bana sorarsanız hiç bir insan kendi geleceğini düşünmüyor, evet evet düşünmüyor. Etrafımıza baktığımızda çok sayıda çöp,sigara izmaritleri,plastikler gibi hatta bunların dışında değişik değişik çöpler görebiliyoruz.Dünyanın sonunu getirecek olan önemli nedenlerden biridir şu çöp sorunları. Bu kadar çöp kutusu, geri dönüşüm kutuları varken çöperi yere atıyoruz. İnsanın üşengeçliğinin sonucudur bu sorunlar.Kendini düşünmüyorsan bari gelecekte olacak olan torunlarını düşün.Şu da bir gerçek, insanoğlunun gaddarca davranışları diğer canlılarında sonunu getirebiliyor.

Örnek vermek gerekirse: Çoğu deniz canlısının ölmesi.Evet şu yıllarda balık çeşitliliği gitgide azaldı ve azalmaya devam edecek.Bunların başında da yine çöpler geliyor elbet.
Denizlerin yukarıdaki resimdeki gibi olmasını istemeyiz değil mi? Ey insanoğlu! Biraz daha anlayışlı ol.Diğer insanları düşünmüyorsan kendini düşün!
Dünyanın sonunu getirecek olan diğer etmenlerin başında doğal afetler geliyor maalesef.İnsanoğlunun başında dolanan büyük sorunlardandır bu doğal afetler.Fazla söze ne hacet.Gelin geçmişten günümüze olan doğal afetlere bir bakalım, neler olmuş? nasıl zararlar meydana çıkmış? göz atalım.


Gördüğümüz üzere doğal afetler çoğu insanın ölümüne neden olmuş.Dünyanın geleceğinde de büyük doğal afetlerin dünyada kalıcı hasarlara yol açabileceğini düşünülüyor.Sıkı önlem almak gerekli.



Bir diğer etmen ise Dünyamıza gelen fakat atmosferde yanarak küçücük taşlara dönen meteorlar.Bence insanoğlunun üzerinde çok düşünmesi gereken bir olaydır bu.Çünkü bu meteorlar zaman sonra büyük hale gelebilir ve atmosferden geçmek yerine dünyaya çarpabilir. Bunun en önemli örneğini uydumuz olan Ay'dan görebiliyoruz. Ay'ın yüzeyine çıplak gözle bile bakıldığında yüzeyinde çukurlar görebiliyoruz işte bu çukurlara sebep olan meteorlardır.
Görüntüsü bile tüyler ürpertici!




10 Aralık 2013 Salı

BÜYÜK KANYON


ABD 'nin Arizona eyaleti sınırlarında, Kolorado Nehri çevresinde,Büyük Kanyon ulusal parkı içinde bulunur ve en eski ulusal park ünvanına sahiptir.


Kanyon; Kolorado ırmağını'nın kanalı milyonlarca yılda yarmasıyla oluşmuştur. Kolorado ırmağının Büyük Kanyonu yarması, ırmağın hızı, hacmi, basıncı, ayrıca taşıdığı çamur, kum, çakıl gibi aşındırıcı maddeler sayesinde gerçekleşti. 

466 Kilometre uzunluğunda ve 500 metre ila 2.5 Kilometre genişliği arasındadır. Derinlik 1500-2000 metre aralığında değişim göstermekte.

Görsel güzelliğinin yanı sıra kanyonu mükemmel yapan diğer bir özelliği, milyonlarca yıllık jeolojik hareketleri göz önüne sermesi. Büyük kanyon, Kuzey Amerikanın 2 milyar yıllık coğrafi gelişimini görebilmemizi sağlıyor ve bu özelliğiyle bilim insanlarının pek çok sorularının yanıtlarını barındırıyor.. 

Kanyonun kayaç katmanları, kireçtaşı ve rüzgarların taşıdığı kumtaşlarından oluşuyor.Kanyon kayaçlarının üzerinde, Mezozoik dönemden (225-65 milyon yıl önce) kalma, uçurumlarla dolu tepelerin kalıntıları, kırmızı, beyaz ve aşınmış pembe kayalık taraçalar yer alıyor.Yayla tepelerini kısmen örten siyah lav katmanları ve yanardağ konileri ise görece yakın dönemlerde oluşmuş. 

Kimi volkanların son 1000 yılda faaliyete geçtiği tahmin ediliyor. 


İlginç bir şekilde ortadan kayboldular!

3 bin yıl öncesinde dahi Büyük Kanyon çevresinde 'hayat var' dı. Desert Culture adı verilen Kızılderililer, avcı ve toplayıcıydı. Yaklaşık 2 bin yıl önce ise Anasazi adı verilen halklar bölgeye yerleşti. Tarımla geçinen Anazasiler'in izlerine, mağara resimlerine hâlâ rastlamak mümkün. Ancak 700 yıl kadar önce Anasaziler ansızın ortadan kayboldu. Sebebi ise hâlâ bilinmiyor. Anasaziler'i, Hopiler takip etti. Pek çok başka Kızılderili kabilesi gibi onlar da Büyük Kanyon yöresini benimsemişti. Günümüzde bölge Havasupai Kızılderilileri'ne ev sahipliği yapıyor. 

Büyük Kanyonun keşfi

Grand Canyon'u ilk gören Avrupalı, İspanyol "Garcia Lopez de Cardenas" idi. Kaşif "Francisco Vasquez de Coronado" tarafından görevlendirilen Cardenas, 1540'ta İspanyol askerlerle kanyonun güney yamacına ulaştı. Üç asker uçurumdan aşağı indi, ancak susuz kaldıkları için geri dönmek zorunda kaldılar. Bu olaydan sonra kanyon unutuldu, 200 yıl kadar hiçbir Avrupalı buraya ayak basmadı. 1776'da Santa Fe'den California'ya giden bir yol arayan iki İspanyol rahip, devasa yarığın kuzey yamacına ulaştı. 1850'lerde ise Utah eyaletindeki İsa Mesih'in Son Zaman Azizler Kilisesi'nin liderlerinden Brigham Young, bölgeye ilk yerleşimcileri gönderdi. Amaçları, nehri geçecek yollar bulmak olan bu yerleşimciler, Kızılderililer ile iyi ilişkiler kurdu ve gerçekten de nehri geçebilecekleri iki nokta keşfettiler: Lee's Ferry ve Pierce Ferry. 

Gelin Büyük Kanyonu bir de videolu izleyelim.
(Video bize ait değildir.)


Büyük Kanyon'da bulunan "Gök Köprüsü"

Öyle bir yer düşününki binlerce metre yüksekliğinde U şeklinde bir köprü ve bu köprü camdan olsun. Ayaklarınızın altındaki vahşi yaşamı ve o eşsiz manzarayı görebiliyorsunuz. Anlatması bile ayrı bir zevk olan "Gök Köprüsü"nü gelin beraber inceleyelim..

500 bin kilo ağırlığında çelikten ve 29 bin kilo ağırlığında camdan meydana geliyor. Bu köprü tüm doğal güçlere dayanmak üzere inşa edildi. Dört yıl süren inşaat sonunda inanılmaz bir yapı ortaya çıktı.

Şeklinin basitliği insanı aldatsa da, bu köprüyü yapmak için bir sürü engeller aşıldı. Bu sorunların en büyüğü ise dev bir uçuruma dev ve camdan bir köprü yapmak fikrinin korkusu oldu. 1996 yılında ortaya atılan bu cesur fikir sonunda oluşan tabanı camdan bir köprü her yıl binlerce turisti bu mükemmel sanat eserini görmeye çekiyor. Maddi yönden yerlilere büyük katkı sağlıyor.


Gelin birde "Gök Köprüsü" nü videolu bir şekilde inceleyelim.
(Video bize ait değildir.)

9 Aralık 2013 Pazartesi

UZAYLILAR VAR MI?

Bu konu üzerinde çok tez atıldı ama hiç bir sonuca ulaşılamadı.Yani insanların yarısı olduğuna, diğer yarısıda olmadığına inanıyor.Tabii olup olmadığını ispatlamak için kesin bir bilgiye sahip değiliz fakat sizlere benim düşüncelerimi ve bunlara dayalı bir kaç video sunacağım.

İlk olarak biz, insanoğlu Samanyolu Galaksisinde yaşıyoruz. Samanyolu Galaksisinde bile binlerce gezegen,yıldız vs... mevcut.Bir de evreni düşünelim... evet milyonlarca gezegenler,yıldızlar,karadelikler... Bu açıdan baktığımızda küçücük bir gezegende yaşayan insanoğlu, evrende milyonlarca gezegene karşı durumdadır.Yani diğer milyonlarca gezegenlerin birinde ve ya çoğunda neden yaşam alanı olmasın? ve ya oraya adapte olmuş bir uzay ırkı? Çünkü dediğim gibi Evren, sınırsız ve limitsiz bir yapıdır.Bunların içinde neden insanoğlundan başka bir ırk yaşamasın?

Birde Ruhi Çenet abimizin hazırlamış olduğu videoyu inceleyelim.Videoda Uzaylılar var mı cevabı biraz daha ufkumuzu açıyor ve kesin kanıtta olmasada yine yeni yanıtlar bulmamızı sağlıyor.

Şu da bir gerçek, videoda gösterilen kepler gezegenlerinde yaşanması mümkün olduğu söyleniyor ama uzaklık meselesi var tabii.

ÇEREZ BİLGİLER V1


1.1



♥ 18 Şubat 1979 yılında sahra çölüne kar yağmıştı. (1.1)








1.2


♥ ABD’de, yaşları 20 ile 29 arasında olan zenci erkeklerin üçte biri ya hapiste ya da gözaltında tutulmaktadır. (1.2)





1.3



♥ Açık bir gecede, çıplak gözle iki bin ayrı yıldızı görmek mümkündür. (1.3)







1.4

♥ Albert Einstein 9 yaşına kadar doğru düzgün konuşamadı. (1.4)










1.5

♥ Bir hamamböceği kafası koptuktan sonra 

açlıktan ölmeden dokuz gün yaşayabiliyor. (1.5)




MARİANA ÇUKURU


(Resim 1.1)
Mariana Çukuru (Challenger Çukuru), Dünya üzerinde en fazla derinliğe sahip noktadır. Büyük Okyanus’ta, Guam Adası’nın güney batısında, Japonya ve  Endonezya arasında,iki ülkeye de hemen hemen eşit mesafede yer alır.(Resim 1.1) Derinliği, yapılan son ölçümlere göre tam olarak 11.033 metredir. Uzunluğu 2.542 kilometre, genişliği ise 69 kilometredir. Okyanussal nitelikte iki plakanın çarpıştığı sınırda derin çukurlar oluşabilir. Mariana çukuru da, Pasifik Plaka ile Mariana Plakası’nın çarpışması sonucu oluşmuş bir çukurdur ve iki plaka sınırındadır.

Suyun içine atılan 1 kilogram kütleli metalin tabana ulaşması, 1 saat gibi bir süreyi bulmaktadır. Ancak, suyun yoğunluğu, metalin özkütlesi de hesaba katıldığında, tabana ulaşma süresi daha da artabilir ya da azalabilir. Dip noktasındaki basınç ise yeryüzündeki basınca göre yaklaşık 1000 kat daha fazladır.
(Resim 1.2)
Mariana Çukuru’nda yaşam belirtileri de bulunmaktadır. Yapılan araştırmalar, aşırı basınç ve soğuk ortamlarda yaşayabilen birçok mikroorganizma, balık ve yengeç türünü ortaya çıkarmıştır. 300 dereceye ulaşan volkanik püskürmeler ve buradan çıkan sülfürü metabolize edebilen bakteriler buradaki yaşamın temel dayanağını oluşturur. Bu kadar derinde yaşayan balık türlerinin hayatları yüzlerce yılı bulabilmektedir. Buradaki canlıların, çok eski prehistorik dönemlerden bu yana değişime uğramadan kaldığı düşünülmektedir. (Resim 1.2)
Resim 1.3
23 Ocak 1960′da, İsviçreli bilim adamı Jacques Piccard ile ABD Donanması’ndan Teğmen Donald Walsh, Trieste Batiskapı içinde Mariana Çukuru’na inebilmeyi başaran ilk insanlar olmuşlardır. İlk anda 10.916 metre (35.813 feet)’lik bir derinliğe inildiği hesaplanmış, ancak 1995 yılında yapılan ölçümlerde esas derinliğin 10.911 metre (35,797 feet) olduğu anlaşılmıştır. Derin noktaya iniş yaklaşık 3 saat 15 dakika sürmüş, burada 20 dakikalık bir sürenin ardından tekrar yüzeye çıkılmasıyla toplamda 5 saatlik bir sürede dalış ve yüzeye çıkış tamamlanmıştır.(Resim 1.3)

8 Aralık 2013 Pazar

YILDIZIN ETRAFINDA DÖNEN GEZEGEN



"HD 106906 b" adı verilen bu gezegen, Dünya'ya 299 ışık yılı mesafedeki Crux Takımyıldızı'nda yer alan HD 106906 yıldızının etrafında dönüyor. 



Kütlesi, Güneş Sistemi'ndeki en büyük gezegen olan Jüpiter'in 11 katı büyüklüğündeki HD 106906 b, dev yapısı ve bağlı bulunduğu yıldızla arasındaki çok büyük mesafe nedeniyle bilim dünyasında şaşkınlık yarattı.

Arizona Üniversitesi'nin internet sitesinde yayımlanan yazıda, gezegenin bağlı bulunduğu yıldızla arasındaki mesafenin, Dünya'nın Güneş'e ortalama uzaklığının 650 katı olmasının gezegen oluşumlarına ilişkin teorileri alt üst ettiği vurgulandı.

Bundan 4,5 milyar yıl önce oluşan Dünya ile kıyaslandığında 13 milyon yıl önce oluşmuş genç bir gezegen olan HD 106906 b, oluşum aşamasındaki ısısının bir kısmını hala muhafaza ediyor. Bu nedenle 1500 santigrat derecelik bir yüzey sıcaklığına sahip olan gezegen, etrafına gözle görülemeyen kızıl ötesi ışık saçıyor.

Gezegenin varlığını Şili'deki Atacama Çölü'nde bulunan Magellan Teleskobu üzerine yerleştirilen termal kızıl ötesi kameralar yardımıyla keşfeden bilim ekibi, gezegenin bağlı bulunduğu yıldızla birlikte hareket ettiğini ise Hubble Uzay Teleskobu'nun 8 yıl önce, başka bir araştırma programı için elde ettiği verileri inceleyerek teyit etti. 

Magellan Teleskobu üzerindeki "Folded-port InfraRed Echelette (FIRE)" spektrografı sayesinde keşfettikleri gök cisminin doğası ve yapısı hakkında detaylı bilgiye ulaşan araştırmacılar, böylece HD 106906 b'nin bir yıldızın yörüngesinde dönen bir gezegen olduğunu bilimsel olarak ortaya koydu.